………… CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
KONU : Müvekkilim …………… hakkında, mağdure ………..’ın “zorla ırza geçme, cinsel saldırı,” iddiasına karşı yazılı açıklamalarımız ve savunmalarımızdır.
AÇIKLAMALAR
1- Müvekkilim …………, halen …………… Üniversitesi ……….. Mühendisliği Fakültesi Bölümü 1. sınıf öğrencisidir. Aynı zamanda ……. Erkek Öğrenci Yurdu adresinde bulunan öğrenci yurdunda kalmaktadır. Buna ilişkin müvekkilime ait öğrenci belgesi ile nüfus cüzdan örneği ekte sunulmuştur.
Arandığında bulunabileceği telefon adresleri ise tarafımızdan bildirilmiştir.
Bu bağlamda;
-
Müvekkilimin Cep Telefonu ……………….
-
Müvekkilimin kaldığı yurdun telefonu …………………..
2- Müvekkilim …………… hakkında olayın mağduru olduğunu iddia eden …………….’ın, zorla ırzına geçildiğine ilişkin iddiasının samimi ve inandırıcı olmadığı, maddi gerçeklik adına kanıtlarla desteklenmediği, bu itibarla müvekkilimin kanıtlar bağlamında kuşkudan arınmış, ceza mahkûmiyeti ile sonuçlandırılabilecek nitelikte bir kanıtın bulunmadığı ve iddianın tamamen soyut bir iddia olduğunu düşünmekteyiz.
Müvekkilimin mağdure ile olan ilişkileri ve bu ilişkileri içerisinde aşağıda sunacağımız olaylar ve belgeler ışığı altında zorla ırza geçme suçunun unsurlarının bulunmadığı da makamınızca takdir edilecektir.
Bu bağlamda;
a- Mağdure 18 yaşını olay tarihinde doldurmuş ve müvekkilim mağdureyle …………. yılında tanışmış, yine …………Yılı Haziran ayında her ikisi de ……… ilinde …………….. girmişler ve bu tanışma içinde arkadaşlık ilişkilerini sürdürmüşlerdir.
b- Müvekkil ile mağdure ……….. ilinde Üniversite hayatına her ikisi birlikte atıldıktan sonra arkadaşlık ilişkileri çerçevesinde, sürekli olarak ilişkilerini sürdürmüşler, zaman zaman mağdure çalışma hayatı içinde bulunan annesinin yokluğunda müvekkilimi evinde misafir etmiş, tanıştıkları yıldan sonra, daha sonraki aylarda mağdure …………’da müvekkilimin birlikte yaşadığı anne ve babasının evine gelmiş, burada normal insani ölçüler içerisinde, müvekkilimin anne ve babası tarafından ağırlanmış, ikramda bulunulmuş, gençlerin bu şekildeki arkadaşlık ilişkilerini insani ölçüler içerisinde evlerinde müvekkilimin anne ve babası ağırlamışlardır.
c- Giderek gelişen ilişkiler duygusal bir arkadaşlığa dönüşmüş, bunun yansıması olarak özel günlerde birbirlerine çeşitli armağanlar almışlardır. Hatta 2006 yılının dini bayram olan Ramazan Bayramında mağdure müvekkilime pantolon dahi armağan etmiştir. Bu konunun en önemli tanığı da müvekkilimin babası ve annesidir.
d- İlişkilerin sürdüğü bu söz konusu yıllar içerisinde, gerek mağdure ve gerekse müvekkilim okudukları Üniversite hayatını başarı ile sürdürememişler, mağdure öğrenimini yarıda bırakmış, müvekkil ise 2008 yılı içinde tekrar üniversite sınavlarına girerek yukarıda açık adres ve kaldığı yeri belirtmiş olduğumuz üniversiteyi kazanmış ve halende bu üniversite de öğrenimini sürdürmektedir.
e- Her nedense insani ölçüler içerisinde sürmekte olan arkadaşlık ilişkileri kopma noktasına gelmiş, özellikle 2008 yılının …….. ayından başlayarak bugüne dek ilişkiler kopma noktasına gelmiş, müvekkilim bu konuda sürekli baskılanmış, tehdit edilmiş, belli bir edimin yerine getirilmemesi halinde şikayet şantajı ile yüzyüze gelmiştir.
f- Bu olaylar olurken 2008 yılının ………. ayında mağdure müvekkilime ısrarla baskıda bulunarak kendisine bir cep telefonu alınmasını önermiş, yine müvekkilim önceden gelen arkadaşlıklar çerçevesinde mağdureye fatura kayıtları mağdure üzerine kayıtlı olmak üzere ekte sunmuş olduğumuz fatura içeriğindeki telefonu kendisine armağan olarak almış, ancak, telefon bedeli olan ………. YTL ‘yi kendisi taksitlendirilmek suretiyle borçlanmış, halende bu borç müvekkilimin babası …………….. tarafından ödenmektedir. Bu iddiamızın kanıtı olarak ilgili fatura fotokopisi ile hesap doküman fişini makamınızın takdir ve değerlendirmesine sunuyoruz.
3- Bu olaylar sürerken müvekkilim ile mağdurenin, suçu kabul etmemekle beraber her iki tarafın istek ve iradesi sonucunda yaşadıkları birlikteliklerini, mağdure sürekli müvekkilime karşı tehdit aracı olarak kullanmış hatta, bu yaklaşımlar sonucu iyice yorulan ve psikolojik gerilime giren müvekkilim sırf mağdureyi rahatlatmak adına mağdure tarafından kendi eli ürünü olan bir yazı içeriğini sonradan metne dönüştürerek imzalayıp vermiştir.
Esasen üniversite eğitimi gören bir kişinin kendisini sorumlu kılacak bir metni imzalaması hayatın olağan akışına da aykırıdır. Ancak, gençlik duygusu içerisinde mağdureyi rahatlatmak adına bu belgeyi de bilinçsizce imzalamıştır.
Ne var ki, bu belge imzalandıktan sonra müvekkilim her fırsatta söz konusu belgeyi kullanabileceğini ifade ederek müvekkilimi tehditle baskılayıp şantajda bulunmuştur.
Mağdure tarafından kaleme alınan ve esas yazılı metne dönüştürülen yazının bir fotokopisini de bu açıklamamızın bir kanıtı olması dileği ile makamınızın takdir ve değerlendirmesine ayrıca sunuyoruz.
4- Bunun yanında mağdurenin sürekli olarak duygusal gel/git’ler içindeki bu ruh hali zaman zaman su yüzüne çıkmış, hatta yaşanılanlardan üzüntü duyduğunu ifade eden kendi el yazısı ürünü pusulaları müvekkilime dahi vermiştir. Ekte sunmuş olduğumuz mağdurenin kendi eli ürünü olan yazıda da ifade edildiği üzere, “ Nerden başlıcağımı bilemiyorum ama şu an başından sonuna kadar yaşadıklarımızı düşünüyorum hiç tanımadığım biri bir öfke sonucu hayatımı bu kadar değiştirecek deseler inanmazdım ya da yapmam derdim ama oldu kader miydi sence bu bi anda yanında senin sıcaklığında buldum kendimi bana olan ilgin, verdiğin değer anlayışın kısa zamanda seni sevmeme sebep oldu tabi sana baktığımda daha doğrusu gözlerine baktığımda gördüğüm sevgi sevmenin dışında gün ve gün sana bağladı, seni artık her saatim, dakikam, saniyelerim senden ama şimdi ayrıyız” şeklindeki anlatımındaki açıklık gözetildiğinde müvekkilimin mağdurenin zorla ırzına geçtiği iddiasının hiçbir anlam ifade etmediği, sadece bir atfı cürüm olduğu anlaşılmaktadır.
Bunun ötesinde de; müvekkilimin mağdure ile tanıştıktan sonra mağdurenin sürekli olarak müvekkilimin …………………. evine çağırdığı, birlikte eve girdikleri konusunda tüm apartman sakinleri bile bilmektedirler. Daha çok bu birliktelikler 2007 yılının özellikle kış aylarında mağdurenin çağrısı üzerine mağdurenin evinde arkadaşlıkları sürmüştür.
Bu ilişkilerin en yakın tanığı da, tanıştırmada rol oynayan ve müşterek arkadaşları olan ………………’dir. Açık adresi aşağıdaki gibidir.
Ne yazık ki; mağdure bu tanığımızın eski kız arkadaşlarını bularak müvekkilim lehine tanıklıkta bulunmamaları konusunda çaba göstermiştir.
Yukarıdan beri yapmış olduğumuz açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, reşit bulunan her iki kişinin karşılıklı arzu ve istekleri doğrultusunda yaşanmış bir arkadaşlık ve bu arkadaşlığın getirmiş olduğu bir beraberlik söz konusudur. Bu düşüncemizin en önemli kanıtı olarakta mağdure ile müvekkilimin birbirlerine ne denli yakınlık duyduklarının göstergesi olarak fotoğrafları da sunuyoruz.
Tüm açıklamalarımızın ışığı altında, makamınızca da çok iyi bilindiği üzere ceza adaletinin amacı maddi gerçekliğin araştırılmasıdır.
Bu düşüncemizi destekler nitelikte Yüksek Yargıtayımızın içtihatlarında da belirtildiği üzere; “ ceza yargılamasının amacı hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bu araştırmada, yani gerçeğe ulaşmada mantık yolunun izlenmesi gerekir. Gerçek; akla uygun ve realist, olayın bütünü veya bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır. Yoksa bir takım varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılması, ceza yargılamasının amacına kesinlikle aykırıdır. Ceza Yargılamasında kuşkunun bulunduğu yerde mahkûmiyet kararından söz edilemez. Bu ilke evrenseldir.” (Grabenwarter. Christoph, & 24. Yargılama Güvenceleri Adil Yargılama Hakkı (İHAS md. 6)) Çev. Osman Can) Karşılaştırmalı Güncel Ceza Hukuku Serisi- Adil Yargılanma ve Ceza Hukuku, Ankara 2004 sh. 242 den naklen)
Yüksek Yargıtayımızda bir çok kararında yukarıdaki düşüncelere vurgu yapmış ve “Sanığın suçlu olup olmadığı kuşkulu kalmış ve mahkûmiyetine yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı durumlarda hükümlülük kararı verilemeyeceğini belirtmiştir. (1. CD. 27.3.2003 tarih E. 2003/207, K. 2003/423)
Bu açıklamalardan yola çıkarak netice olarak; olayı ispatlayacak delilin bulunmadığı kabul edilmeli ve iddianın kuşkulu olduğu kabul edilmelidir. Bu itibarla; müvekkilimizin yapılan yargılama süreci boyunca elde edilen maddi kanıtlar, müvekkilimin olayın başından bu yana birbiri ile çelişmeyen ve aksi kanıtlanmayan savunmaları göz önüne alındığında; müvekkilim hakkında bir vicdan kanısı oluşturacak nitelikte maddi, kesin, tutarlı, birbiri ile çelişmeyen bir kanıt bulunmadığından beraat etmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Aynı şekilde makamınızca bilindiği üzere, Bir an için bir şüphenin varlığından bahis edilse dahi; maddi kanıtlardan yola çıkarak faile ulaşıldığında tüm delillerin vicdan kanısı oluşturacak nitelikte, kesin ve inandırıcı olması gerekir. Bunun yanında, failin kastının hiçbir şüpheye yer verilmeyecek derecede saptanamaması durumunda, ‘şüpheden sanık yararlanır’ evrensel kuralını uygulamak gerekir.
Yüksek Yargıtay’ımızın bu düşünceye ışık tutan bir çok kararlarının da bulunduğu makamınızın malûmudur.
“Kasta ilişkin kuşkunun sanık lehinde yorumlanması müstekar uygulamadır” (1. CD, 02.10.2001, 2064/3474).
Şüphe konusunda yinelemek gerekirse şu hususa vurgu yapmak gerekir;
Ceza Muhakemesi Hukukunun temel prensiplerinden birisi de şüpheden sanığın yararlanacağı ilkesidir. Her hukuk devletinde kabul edilen ve masumluk karinesi ile sıkı bir ilgisi olan bu ilkeye göre, yapılan ceza muhakemesi sonunda fiilin sanık tarafından işlendiği % 100 belliliğe ulaşmadığı takdirde beraat kararı verilecektir. “ Bir ülkede tek bir masum kişi cezalandırılmış ise, o ülkede herkes suçludur” sözü ünlü Ceza Hukukçusu Faruk Erem’indir. Bu sözün temelinde yatan ilkede “masumluk karinesi” dir.
Bu açıklamalarımızı destekler nitelikte mağdurenin iddialarına ilişkin olarak müvekkilime atılı suçlama ile ilişkisi nedeniyle aşağıda sunmuş olduğumuz 2 adet Yargıtay içtihadını da makamınızın takdir ve değerlendirmesine sunuyoruz.
Bu bağlamda;
Mağdure olayı uzun süre saklamış, çevresi tarafından sıkıştırılınca da sanığın zorla ırzına geçtiğini ileri sürmüştür. Saklamasına gerekçe olarak da, sanığın tehditlerini göstermiştir. …………. Devlet Hastanesinin …………. tarihli raporuna göre mağdurenin zeka melekleri normal olup, akıl hastalığına müptela olmadığı saptanmıştır. Yani mağdurede akıl hastalığı veya geriliği yoktur. O halde normal bir insanın 7-8 ay önceki bir tehdit olayının etkisi ile dar bir çevrede büyük yankılar doğuracak ve yaşamının geri kalan bölümünü büyük oranda etkileyecek bir olayı saklaması düşünülemez. Bu nedenle de mağdurenin anlatımı samimi görülmemiştir.
Bu duruma göre; Özel Daire bozma ilamı yerinde olduğundan, Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
(CGK. 16.11.1987 tarih 5/449 E- 556 K.)
●
Dosya içeriği ve mağdurun anlatımlarına göre, olay yerine gelen annesine uzun süre kapının açılmadığı, bilahare kendisini elinde pantolonu ile gören annesinin baskısına rağmen herhangi bir şey söylemediği, uzun süren yoğun ısrarlar üzerine eylemin zora dayalı olduğu iddiasında bulunduğu, mağdurun yaşı, eylemin süresi, ortaya çıkış biçimi ve raporunda fiilin zorla gerçekleştiğini gösteren herhangi bir bulgunun olmadığının anlaşılması karşısında, suçun cebir şiddet kullanılarak işlendiğini gösteren mağdurun oluşa uygun düşmeyen anlatımları dışında somut kanıtın bulunmadığı, ileri sürülen zor iddiasının durumunu ailesine mazur göstermek düşüncesinden kaynaklanabileceği bu sebeple eylemin rızaya dayalı olduğu ve lehe kanun değerlendirmesinin buna göre yapılması gerektiği gözetilmeden oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması, yasaya aykırıdır.
(5.CD. 23.11.2006 tarih 9320 E- 9462 K.)
Sonuç ve istem;
Sunulan belgeler, müvekkilimin aksi kanıtlanmayan savunmaları ışığı altında, hazırlık soruşturmasının sonuç ve değerlendirmesi şüphesiz makamınıza ait olacağı, ancak, soruşturmanın bu aşamasında müvekkilim hakkında;
a-Ekte sunmuş olduğumuz belgelerden anlaşılacağı üzere, halen Üniversite öğrencisi olup, İzmir ilindeki anne ve babasına ait ikametgahı ile kalmış olduğu yurt ikametgahı bellidir.
b-Delilleri karartma ve kaçma ihtimali bulunmamaktadır.
c-Açıklamalarımız çerçevesinde suç vasfı ve nitelemesinin değişebilmesi olanaklıdır.
Bu itibarla; müvekkilimin tutuksuz yargılanması dileği ile serbest bırakılmasını dilemekteyim.
Arz ederim.
Saygılarımla,
Şüpheli Vekili
E K L E R :